Yazılar

O Gün



Herşey garip bir hisle uyandığı sabah başlamıştı. Her zaman kendisini bunaltan yorgunluktan eser kalmamış bir şekilde, o gün çok iyi hissederek uyanmıştı. Daha uyanır uyanmaz hayatında bir şeylerin değiştiğini anlamıştı. Odasından çıkıp, neler olduğuna bakmak istedi. Kendi hariç herşey, eskisi gibi görünüyordu.

 

Annesinden, eskiden olduğu gibi "hadi artık, saat kaç oldu, okula geç kalacaksın" cümlesini beklerken, "günaydın, kahvaltın hazır" cümlesini duymak oldukça şaşırtmıştı. Normalde babası sabah kahvaltı yapmadan çıkardı ama o gün her zamanki gibi evden erken çıkmamıştı. Gazetesini okurken "hadi gel de kahvaltı yapalım" dedi. İyice şaşırmıştı. Yüzündeki şaşkınlığı gizleyemediğinden annesi "neyin var garip görünüyorsun, bugün" dedi. Kısık sesle amcak "yok, iyiyim" diye cevap verebildi.

 

Şaşkınlığını ve mutluluğunu gizleyemeden evdeki hazırlıklarını tamamladı. Okula gitmek için yola koyulduğunda değişikliğin ev ile sınırlı olmadığını fark etti. Her zaman suratları asık ve mutsuz olan insanlar yok olmuş yerlerini gülümseyen ve selam verip, “günaydın” diyenler almıştı. İnsanlar karşıdan karşıya geçmek için yola adım attığında arabalar duruyor ve onlara yol veriyorlardı. Şaşkınlığını gizleyemiyor ve içinden olanların ne kadar da ilginç olduğunu düşünüyordu. 

Servise binip de sakin, güler yüzlü şoför onu karşılayıp "günaydın" dediğinde  bir anda geçmişe gidip trafik kurallarını ihlal eden, asık suratlı, saygısız şöför  aklına gelmiş ve tüm olup biten karşısında daha da şaşırmıştı. Hayat gerçekten de garipleşmişti onun için. Üstelik servisteki arkadaşları da "günaydın" demişti. Önceden servise bindiğinde kimse umursamaz hatta kendi aralarında bağırıp çağırır, yerinde durmazlardı. O da kalabalığa karışırdı. Ama o gün farklıydı. Hiç kimse eskisi gibi değildi. O da eskiden davrandığının aksine, diğerleri gibi davranmaya başladı.

 

Okula geldiğinde de durum pek farklı görünmüyordu. Bina yerli yerindeydi. İnsanlar da aynıydı. Ama değişik bir şeyler vardı. Herkes birbirine günaydın diyordu. Tabii ki arkadaşlarının bu sözlerinden o da payına düşeni alıyor ve birazcık çekinerek de olsa “günaydın” diyordu diğerlerine. Birbirlerine saygı duyan kişiler sarmıştı etrafını. Anlam vermek güçtü. Sınıfa girdiğinde, herkesin ders araç ve gereçlerini hazırlamakla meşgul olduğunu gördü. Daha önce kimse böyle yapmazdı. Kalabalığa karışmak gerek diyerek o da herkesin yaptığı gibi hazırlanmaya başladı. Öğretmen geldi. Tüm öğrenciler öğretmenin geldiğini görür görmez ayağa fırladı. Selamlaşmanın ardından herkes yerine oturdu ve öğretmenin gözlerinin içine odaklandı. Sağına soluna bakıyor, ama kimse ona bakmıyordu. Eskiden olsa herkes konuşur, yaptıklarını birbirlerine anlatırdı. Öğretmeni çok fazla umursamazdı. Fakat sabah beri olanlardan sonra artık buna da şaşırmıyordu.

 

Öğretmen dersi anlatıyor ve tüm öğrenciler dinliyordu. Bilginin kaynağından sonuna kadar yararlanmak istiyorlardı. Öğretmen öğrencileriyle birebir ilgileniyor ve onları tek tek dinliyordu. Arkadaşları anlamadıkları yerleri soruyor, öğretmen cevaplıyordu. Notlar alınıyor, bilgiler paylaşılıyordu, zil çalana kadar. İlk kez zilin bu kadar erken çaldığını hissetti. İlk kez teneffüsü beklememişti. İlginç diye düşündü yine. Eskiden olsa herkes büyük bir gürültüyle dersten çıkardı. Ama durum yine farklıydı. Kimi derste işlenen konuları tekrar ederken, kimi kantinin yolunu tutmuştu. O da arkadaşlarının yaptıklarına katıldı ve gruba uydu. Bugün grupla hareket etmesinin kendi açısından iyi olacağını düşündü.

 

Akşam eve varınca annesine tüm olanları anlatmak istiyordu. Ama kızıp bağırmasından korkuyordu. Ne de olsa daha önce bunu birçok kez yapmıştı. Her şeye kızardı. Ama o gün farklıydı. Eve girdiğinde annesi ona güler yüzle "hoş geldin" dedi. Bunun ilk kez oluyor olması onu şaşırtmıştı. Annesi, "sen iyi misin?" dediğinde "iyiyim, yok bi şey" diye cevap verebildi. Şaşkınlığı üzerinden atıp cevap verene kadar ne kadar süre geçti bilmiyordu. Bu kadarı da fazlaydı artık.

 

Kendine gelebilmek için odasına kapanıp biraz ders çalışmak istedi. Kendini derse vermenin iyi olacağını düşündü. Çalışmaya kendini kaptırmışken, odanın kapısı çalındı. İçeriye giren babasıydı. Zaman çabuk ilerlemişti galiba. İlk kez ders çalışmaktan sıkılmadığını fark etti. Birlikte sohbet edip günü değerlendirdikten sonra, "hadi yemek hazır" diye bir ses duyuldu. Babasıyla, bu güne kadar böyle uzun sohbet etmediklerini düşündü. Bir ilk daha… Yemek, sohbet derken saat ilerlemişti. Kafasını yastığa koyduğunda tüm gün yaşadıklarını düşündü. Hayatının en güzel gününü yaşamıştı. Ailesi ve çevresindeki herkes, kendisini çok değerli hissetmesini sağlamıştı. Sıradanmış gibi görünen, sıra dışı bir gün… Peki, ne olmuştu da her şey değişmişti. Bunun cevabı çok da önemli değildi. O gün herşey onun için çok güzeldi. Bu da yeterliydi.