Akran İstismarı
Son zamanlarda üzerinde durulan istismar, aslında yeni bir konu değildir. Uzun zamandır tüm dünyada, kısacası insanın olduğu her yerde ve zamanda, yaşanmaktadır. Dünya ülkeleri bu konuda çeşitli önlemler alsalar da sorun, şiddetini arttırarak devam etmektedir. Daha uzun yıllar da devam edeceğe benziyor…
Kötüye kullanma olarak tanımlanan istismar, hayatın her alanında insanın karşısına çıkmaktadır. Evde, işte, sokakta, insan hayatının her yerinde… Hatta bazen anlaşılmayan, geç fark edilen halleriyle de… Günlük hayatta yaşanan istismarlar yetişkinlerin kendi aralarında bulduklar değişik yöntemlerle çözüme ulaşmakta ya da ulaşmamaktadır.
Bu yazıda üzerinde duracağımız konu, daha çok okul yaşantısında karşımıza çıkan, çocukların çözüm bulmadığı ve yetişkinlerden çözüm beklediği “akran istismarı” dır.
Çağımızda her şeye isim bulma zorunluluğumuz gereği bizlere yeni bir terim gibi gelen akran istismarı aslında herkesin öğrencilik hayatında az ya da çok karşılaştığı, tanıklık ettiği ve adını koyamadığı (belki de koyduğu) olaylardır. Şöyle dönüp geçmişe bakıldığında, bu olayları bulmakta, kimsenin zorlanacağını sanmıyorum.
Kilo fazlası olan “şişko patates” , derslerinde iyi olan “inek”, boyu uzun olan “zürafa”, kısa olan “cüce” dir. Alay etmeyi düşünen kişi, mutlaka alay edecek bir şey buluyor. Bazen de olaylar bu kadar basit sözcüklerle kalmıyor. Güçlü olanın zayıf olanı tartaklaması, zayıfın güçlüye karşı koyma isteği olayları iyice karmaşık bir hale getirmektedir.
Okullarda yaşanan akran istismarı cinsiyet ayrımcılığı yapmaktadır. Erkekler ve kızlar akran istismarını farklı şekillerde uygulamaktadırlar. Erkekler, şiddet kullanıp, kendinden güçsüzleri ezerek tepkilerini ifade ederken; kızlar, küçük düşürme ve alay etme gibi yöntemler kullanmaktadırl
Herkes okul yaşantısını şöyle bir gözden geçirirse, mutlaka benzer durumlar yaşamıştır. Bu durumlarda kurban olan tarafın çocuğu büyüyüp okula başladığında, istismar durumunda, tavrı çok sert ve keskin olabilir. Böyle bir durum yaşandığında soluğu rehberlik servisinde veya okul idaresinde alarak, olaya anında müdahale etmek isteyebilir. Başka bir çözüm olarak, kendi haline de bırakabilir. Çocukluğunu hatırlar ve ona göre davranır. Kendi yapamadığını çocuğuna yaptırmak isteyenler de olabilir. “Sen de onun sana yaptığını ona yap! Aynen karşılık ver!” gibi yanlış bir yaklaşımla, çocuğunu olduğundan farklı bir kişiliğe dönüştürmek isteyebilir.
Zorba olan tarafın işi daha da zor... O da kendi çocukluğunu hatırlar ve çocuğuna neler yapılabileceğini düşünür. Yine bu durumda kişi soluğu rehberlik servisinde ve okul idaresinde alarak olay daha başlamadan çözmek isteyebilir ve ya kendi haline bırakıp sorun olduğunda müdahale edebilir.
İster kurban ister zorba… Her iki tarafın da işi gerçekten zor…
Tahammül sınırlarının daralması, değişen dünya görüşleri, insanların stres karşısındaki tutumları, toplumların gelenek ve göreneklerden uzaklaşması, pozitif değerlerde oluşan hasarlar gibi birçok olumsuzluk, akran istismarı sorununu kökleştirmekte ve çözümünü zorlaştırmaktadır.
Okullarda yaşanan akran istismarının çözümü için şunu çok iyi bilmek gerekir;
Bu sorun okulun tümünü ilgilendirmekte ve sadece bunu yaşayanın sorunu olarak kabul edilemez.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yürürlüğe koyduğu yönetmeliklerle, öğrenciler korunmakta ve onların güvenli bir ortamda eğitim-öğretim görmesi sağlanmaktadır. Ancak uygulamaya gelindiğinde işler biraz değişmektedir. Genelde sorun geçiştirilmekte, üzeri kapatılmakta ve ya etkin çözümler üretilememektedir. Belki de üretilmemektedir.
Bazı Türkçe-İngilizce kaynaklarda da belirtildiği üzere, uygulanmış ve başarıya ulaşmış birçok yöntem vardır. Önemli olan bu yöntemlerden uygun olanını bulup, sorun yaşayan kişiye çözüm getirebilmektir. Aksi halde sorun yaşayan çocuklar, mağdur olmakta ve birçok olumsuzluk yaşamaktadır.